Ses Teli Dolgusu (Enjeksiyon Laringoplasti)
Ankara ses teli dolgusu, ses tellerinin farklı ned...
Ses teli kanseri riski olan beyaz kabuklu lezyonlar (Vokal kord lökokeratozu), erişkin laringeal papillom ve kronik hipertrofik larenjit ile birlikte laringeal prekanseröz lezyonları olarak kabul edilmektedir. Lökokeratoz klinik bir tanımlamadır. Anormal epitelyal hipertrofi veya displazi nedeniyle oluşan vokal fold epitelyal ya da keratotik tabakasında bir artışı ifade eder. Lezyon ses telinin bir bölümünde ya da tamamında görülebilir, derinliği çok farklı olabilir. Tıbbi hikaye, etiyoloji, neden ve tutulum derinlikleri farklı olduğundan tedavi ve prognozları da farklılık gösterir. Ma ve arkadaşlarının bir yıl içerisinde tedavi edilen 360 lökokeratoz hastası içeren serileri ile ilgili veriler şu şekildedir:
Tip I – inflamatuar lökoplazi (#21, %6): Bilateral, beyaz membran benzeri görünüm, 2 hafta – 2 ay arası hikaye; ÜSYE, aşırı öksürük, aşırı alkol kullanımı, sesin aşırı kullanımı, ani başlangıçlı ve belirgin ses kısıklığı ile birlikte. Yaklaşık 2 aylık konservatif tedavi ile belirtiler belirgin şekilde düzelir.
Tip II – friksiyonel polip (#76, %21): Polibin karşısındaki kordda unilateral, sınırlı, lokal mukozal kalınlaşma ile karakterize.
Tip III – sulkus vokalis (#68, %19): Aynı yönde bulunan tip II veya III sulkus vokalis ile birlikte. Bu vokal fold üzerinde değişik derinlik ve uzunlukta yarıklar vardır ve lezyonların tabanı yarığın dibinden verrüköz, anguler veya eğimli olarak çıkar.
Tip IV – basit lökokeratoz (#195, %54): Mukozaya sınırlı olabilir ya da submukozaya uzanabilir. Yama gibi, verrüköz veya papiller olabilir. Sınırlı olabilir veya tüm kordu tutabilir.
Tip I lezyonu olan olguların tamamı 2 ay içerisinde konservatif yöntemle iyileşmiştir. Tip II lezyonlara submukozal rezeksiyon yapılmıştır, tip III lezyonlara mukozal dilimleme tedavisi uygulanmıştır. Tip IV lezyonların 162’sine subligamental, 33’üne transmuskuler kordektomi uygulanmıştır. 31 olguya 3-12 ay sonra tekrar cerrahi uygulanmıştır. Tek cerrahi ile kür oranı %91’dir. Tüm olgularda kanser görülme oranı (22/360) %6,1; cerrahi olan olgularda (22/339) %6,5; tip I-III lezyonlarda %0, tip IV lezyonlarda (22/195) %11’dir. Tip II ve III lezyonların cerrahisi sonrası bir ay kadar süren mukoza konjesyonu, iki ay kadar süren psödomembranöz materyal izlenmiştir. Mukozal dalga hareketinin en iyi haline dönmesi yaklaşık 2 ay almıştır. Tip IV lezyonların son halini alması 6 ay kadar sürebilmektedir.
Patolojik spesimenler WHO intraepitelial vokal kord lezyonları sınıflamasına göre değerlendirildiğinde, ilk cerrahi sonrası, olguların %20’sinde basit hiperplazi, %42’sinde hafif displazi, %29’unda orta derecede displazi, %7’sinde ağır displazi ve %3’ünde carcinoma in situ belirlenmiştir. Ağır displazi bulunan olguların yarıdan fazlası (13/22) ikinci cerrahi sonrası yassı hücreli karsinom tanısı almıştır.
* Lütfen form alanlarını giriniz, bilgileriniz gizli tutulmaktadır.